Yazarlar Cim Bom'u Bombaladı
01 Aralık 2008 10:16
Galatasaray, Hacettepe karşısında 3 puana kavuşurken spor yazarları oynanan oyunu sert bir şekilde eleştirdi.
Hakan Ünsal (Star): Tozoko
Ligin dibinde kalan Hacettepe ile ligin kadro şampiyonu G.Saray sıkıntılı bir maç yaptı. Hacettepe'nin sıralamadaki durumu maçta G.Saray'ı ağır şekilde galip gösteriyordu ama Ankara temsilcisinin Trabzon deplasmanında oynadığı oyun benim için ölçüydü ve bu anlayış G.Saray gibi bireysel performansa bağlı sonuç alan bir takım için ters gelirdi. Antalya'nın Sami Yen'de puan aldığı maç neler olabileceğini gösteriyordu.
G.Saray, Tozo'nun kırmızısı ve 10 kişi kalan ve ikinci yarıda Zoko'nun eliyle galibiyete giden bir Ali Sami Yen klasiğini oynadı. Maç 11'e 11 olsa G.Saray yine galip gelebilirdi ama bu kadar farklı kazanamazdı.
Levent Tüzemen (Sabah): Baros Rekoru Kaçırdı
Galatasaray'da rakip takım analizi bence rakibin gücüne ve maçın ciddiyetine göre yapılıyor. Hacettepe için analiz yapıldığını sanmıyorum... Eğer yapılsaydı Hacettepe'nin fizik güç olarak Metalist Kharkiv ile benzerliği olduğu saptanırdı. Hacettepe 37'de Tozo atılıncaya kadar Galatasaray'la başa baş bir mücadele sergiledi. Kewell'ı sağda turist gibi kullanan Galatasaray, hücum girişimlerini ilk yarı Arda'nın bölgesinden yaptı. Ve ilk 12 dakika içinde Arda ve Barış'ın hazırladığı iki pozisyonda Lincoln yüzde yüz golleri kaçırdı.
Skibbe'nin Ümit Karan'ı ikinci forvet olarak ikinci yarı oyuna alması doğruydu ama savunmadan Meira'yı çıkarıp Servet'i tek bırakması şaşırtıcıydı. Ancak Hacettepe bir puan için kalesine gömülünce Galatasaray savunmada sıkıntı yaşamadı.
Hakem Süleyman Abay'ı kutlamak gerek, çünkü o kalabalık içinde Zoko'nun tereyağından kıl çeker gibi topa elle dokunuşu mükemmel süzdü. Ama Teli'ye gösterdiği ilk sarı kart haksızdı.
Turgay Şeren (Akşam): Bu Futbola 3 Gol De Lüks 3 Puan Da
Galatasaray, Hacettepe karşısında ilk yarının son dakikasına kadar hem çok zorladı hem de çok zorlandı. Hacettepe'nin Tozo denilen futbolcusu o iki tane kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonu gole çevirseydi ilk yarının 3-1 bitmesi içten bile değildi.
Galatasaraylı tüm futbolcular açık söyleyeyim ilk yarıda uyudu diyebilirim, taki 44. dakikaya kadar. Hakem Süleyman Abay'ın uydurduğu bir frikik atışında Arda nefis bir orta yaptı. Kaleci Recep, topu elinden kaçırınca Baros için gol atmak çok kolay oldu. Neticesinde ilk yarı 1-1 berabere bitti.
Galatasaray'ın beraberlik golünden sonra ikinci yarıda morali sıfır Hacettepe karşısında elbette saldıracaktı. Seyircisiyle, futbolcusuyla Hacettepe defansının üstüne yükselecekti. Nitekim bir penaltı kazandı ki hakemin verdiği tek doğru karar buydu.
Ahmet Çakır (Zaman): Yazık Oldu Hacettepe'ye!
Yazarlık hayatımın tek gününde bile taraftar dalkavukluğu yapmadım. Ancak Galatasaray taraftarının dün akşamki tepkisini son derece yerinde ve anlamlı görüyorum.
Sezon başından bu yana kırık dökük bir futbol, hiç olmayacak yenilgilerle hedeften uzaklaşma tehlikesi ve başta teknik direktör sorunu olmak üzere bir türlü çözüm bulunamayan sıkıntılar haliyle tepkiye yol açıyor.
116 milyon Euro ile sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın en pahalı takımlarından biri, üçte bir, beşte bir, onda bir değerindeki takımlara bu kadar kolay yenildiğinde, tribünlerin boş kalmasına da katlanmak zorunda kalır.
Belki de maçın en kötüsü Milan Baros'un 3 golde imzasının bulunması futbolun ne kadar tuhaf bir oyun olduğunu belgeler gibiydi. Son bir not: Bu iş nasıl oldu bilmiyorum ama yine de azımsanmayacak sayıda bir seyirci topluluğu önünde tamamlandı maç...
Ebru Kılıçoğlu (Sabah): Aslan'ı Penaltı Kurtardı
G.Saray, yenik duruma düştüğü maçta, Hacettepe'yi Baros'un 3 golüyle geçti. Pembe kramponlarıyla sahaya çıkan Çek yıldız, yaptığı hat-trick'le geceye damgasını vurdu.
Kağıt üzerinde her şey mükemmel... Galatasaray zirveye ortak olma şansı yakalamış bir kere, tüm yıldızlarıyla sahada. Zaten rakip lig 17.'si ne de olsa! Maç bu kurguya uygun başlıyor. Hatta biri 2, biri de 12'de iki kere golün niyetine giriyor Lincoln... Ama işte bu kadar! Sonra sanki mor formalılar Galatasaray, diğeri Hacettepe oluyor!
İkinci yarı Skibbe, Meira ile Servet'i 'boşayıp', anlaşılmaz bir sistem sürünce sahaya, Galatasaray defansta 'aman Allah' ileride 'Allah Allah' dedirten bir oyun sergilemeye başlıyor. 57'de Zoko elle oynayınca verilen doğru penaltı Baros'un ayağından Galatasaray'ı 2- öne geçiriyor.
Maçın başında takıma küskün olan seyirci, galibiyetle biraz yumuşuyor ama buradan Galatasaray'ın yönetimine söyleyelim: Anlayışları 'ortalık karıştırmak' olduğu sürece değil 'bir ihtiyar', 'ihtiyarlar heyeti' toplasalar bu futbol ne umut ne de keyif veriyor!
Cüneyt Tanman (Takvim): Tozo ve Zoco
Galatasaray rakiplerinin puan kaybettiği haftada zirveye yaklaşmak adına hayati bir 3 puan aldı. Sarı- Kırmızılılar maça iyi başladı. 2. ve 12. dakikalarda çok net iki pozisyonu var, ama ondan sonra tempo her geçen dakika düştü. Hacettepe golü gelmeden önce zaten sinyal gelmişti.
Arda, zaman zaman Lincoln, Ayhan, Barış hep soldan çalıştılar. Sağ kanat hiç üretmedi. Kewell inanılmaz etkisizdi. Ne bir adam geçti ne bir şut attı ne de pozisyonu var. Ya çok formsuz ya da hep sağ kanatta oynatılmaya mı kızdı acaba? Baros, nihayet patladı. Attığı 3 gol de kolay gollerdi.
Sabri'nin de çok canlı olduğu, Sanctis'in ise çok kritik pozisyonlarda başarıyla top çıkardığı bir Galatasaray izledik. Bu çok önemli bir 3 puan ama Galatasaray bunu kendi gücüyle değil, oyundan atılan Tozo ve penaltıyı yaptıran Zoco'nun katkılarıyla kazandı... Bu unutulmamalı.
Yalçın Dümer (Fanatik): Metin Oktay
Sen Kadıköy'de adına beste yaptırırsan, sen UEFA'da 6 puan çekip kendi sahanda inanılmaz bir golü yiyip seyircini yaralıyorsan; bugünde taraftarının ne stadı doldurmasını, ne de canı gönülden alkışlamasını bekleyemezsin. Hakkın yoktur buna. İster Baros'un, ister Kewell'ın ya da ister Lincoln'ün olsun, tribünler yine Metin Oktay diye haykırır.
Haftaların günahını mı çıkartıyorsunuz ey hakem camiası? Burası St. Antuan değil ki Sami Yen. Hakemin bu kararı tüm havayı bozdu, dolayısıyla geceyi de. Lincoln'ün patronluğuna, Ayhan'ın çabasına, pembe panterin golüne de gölge düşürdü. Sonrası Ümit Karan'ın girişi hafif bir kıpırdanış, Servet'in göbek taşına tek başına oturuşu.
Takdir ediyorsunuz ki futbol karaborsa. Bedava goller, havada uçuşan kartlar, kandırılmaya çalışılan herşeyini vermiş taraftar. Kimseyi kandıramazsınız, gördük ki kanmıyorlar. Öyleyse Taçsız Kral Metin Oktay...
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Milan Baros Hat-Trickle Döndü
Galatasaray devreyi mağlup bitirmekten son anda kurtuldu. Kaleci Recep kucağından sektirince Baros gol orucunu bozdu... Golde ofsayt yoktu, rakip defans durunca Ayhan fırladı.
Galatasaray'ın 33'te yediği gol yine Servet hediyesi, kestiği topu rakibin ayağına verince takım golü yedi. Anlamadığım şey şu; Servet'in çok 'cengaver' oluşu, ve de 'maske' takışı hatalarını affettirmez! Futbol her maç değerlendirilen bir oyun. Kötü oynamaya başlamışsan, bir zamanlar faydalı oluşun seni korumaz!
Ankara takımı orta alanda müthiş mücadele etti. Tozo, Zoko, Sandro, Serkan ve Olgay'la Galatasaray'ı kıstırdı. Galatasaray bunları yetenek üstünlüğü ile geçti ama gol yollarına sarkamadan tekrar Hacettepelilere yakalandı.
Hakem Süleyman Abay'ın penaltı kararında şüphe var! Buna penaltı vermeyen hakem de çıkar ama sonuç değişmez! Sarı kartın yanlış gösterildiğinden emin değilim. Galatasaray bu Hacettepe'yi rakip 11 kişi de olsa yener, zira Ankaralılar futbolun sadece tek yönünü oynayabiliyor. Galatasaray hovarda olmasa maç yarım düzine olurdu...
changeTarget(document.getElementById("news_content"))
Anasayfa 
Kapı 
Latest images 
Kayıt Ol 
Giriş yap 
Ptsi Ara. 01, 2008 5:14 pm
